Yeni şeyler keşfedebilmek için kendimize zaman ayırabilmeyi öğrenebiliriz.

Küçükken uçakta duyduğum anonsa çok şaşırdığımı hatırlıyorum. Acil durumlarda yapılması gerekenleri anlatan uçuş görevlisi, “Önce kendi oksijen maskenizi takın, sonra çocuğunuzunkini” diyordu. O zamana kadar her şeyde önceliği bana veren ailemin herhangi bir sebepten ötürü beni ikinci plana atmasını zihnimde canlandırmakta zorlanmıştım. İçsel olarak mutlaka öyle yapılacağını varsaydığım şeyin dışında bir davranış mümkün olabilir miydi? Sonradan annem bunun neden gerekli olduğunu açıklasa da tekinsiz sulara sürüklenmiştim bile bir kere.

Created with Sketch.

Bizim kültürümüzde annelik, çoğunlukla fedakârlık yapmaktan öte kendini feda etmek demek.

“ copyCreated with Sketch.

Sadece yemeyip yedirdiği için değil, ömür boyu tüm tercihlerinde kendinden önce diğerlerinin iyiliğini düşündüğü için. Üstelik düşünmediğinde de kendini suçlu hissettiği için. Kendi yergisini başkalarına bırakmadan önce kendine yaptığı için. Bu çoğunlukla kanıksadığımız türde bir ilişki olduğu için de üzerinde düşünüp sorgulamıyoruz.

Sadece annelikle ilgili de değil elbette. Tüm ilişkilerimizde çoğunlukla benzer etiketler ve kategoriler kullanıyoruz. Karşımızdaki kişilerin belli şekillerde davranmasını bekliyoruz. Üstelik nedense hep de kayırılmak istiyoruz. “Trafikte bana yol verilsin”, “Arkadaşım programını bana göre ayarlasın”, “Patronum beni daha çok takdir etsin”, “Sevgilim arkadaşlarını değil, beni tercih etsin”. Tam tersi olduğunda, karşımızdaki kişi kendine dair iyi şeyler yapmaya başladığında, seçimlerini kolayca bencillikle ilişkilendirilebiliyoruz. Kendimizi ikinci planda hissetmeye tahammülümüz çok az; başkaları tarafından birinciliğin hep bize verilmesini beklediğimiz için…

Created with Sketch.

Kendimizi ikinci planda hissetmeye tahammülümüz çok az.

“ copyCreated with Sketch.

Oysa kendi güçlü yanlarımızı bulmak, hayallerimizi keşfetmek, değişen çevremizle uyumlu ilişkiler kurmayı sürdürebilmek, kendimizle yapacağımız çalışmalarla mümkün olabilir. Bilinçsizce dayatılan yargılardan ve otomatik beklentilerden sıyrılıp kendimizi açmaya cesaret edebildiğimiz zaman, ruhsal dünyamız da açılır. Bebekken yaptığımız gibi, deneme adımları atmak için bile diğerlerinden ayrıştığımız güvenli bir alana ihtiyaç duyarız. Bencillikten değil, gelişmenin bir gereği olarak isteriz bunu. İçsel algılayışımızı da geliştirmek için, aynı o zaman yaptığımız gibi kendimize ait bu zamanları yaratabilmeliyiz. Üstelik başkalarının yaratmasına da fırsat verebilmeyi öğrenmeliyiz; alınmadan.

Mayıs 2018, Psychologies Dergisi

Don't miss out!
Haftalık yazılardan haberdar ol!

Güncel makale, etkinlik ve haberleri kaçırma.

Invalid email address

denizcakmakkaya

Saint-Benoit Fransız Lisesi mezunu olan Deniz Çakmakkaya, lisans derecelerini Yıldız Teknik Üniversitesi Fransızca Mütercim Tercümanlık ve Haliç Üniversitesi Psikoloji bölümlerinden aldı. Anadolu Üniversitesi’nde Marka İletişimi bölümünü tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde uygulamalı psikoloji yüksek lisansını bitirdi. Sanat terapisi, evlilik terapisi, cinsel terapi, şema terapi, bilişsel davranışçı terapi ve ekoterapi eğitimlerini tamamladı. U.C. Berkeley ve SciencePo üniversitelerinden proje yönetimi ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanlarında sertifikalar aldı. Yetişkin psikoterapisti ve Ekopsikoloji Türkiye’nin kurucu ortağı. 2012-2017 arasında Psikeart dergisinde eğitim ve proje koordinatörlüğü yaptı. 2017 itibarıyla Psychologies Türkiye Dergisi Kurucu Genel Yayın Yönetmeni. Avrupa Birliği (EU), Akdeniz Birliği (Ufm) ve Fransız Dışişleri Bakanlığı’nın ortak projesi olan WoMED çerçevesinde, 2019 yılında Türkiye’den “Geleceğin Kadını” seçildi ve 10 ülkede bu unvanı alan 63 genç ve başarılı kadından biri oldu. Avrupa Birliği ve Akdeniz Birliği projelerinde değişim aktörü olarak aktif rol alıyor. Derneklerle ve bireysel olarak toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilir gelecek projeleri, çocuk hakları gibi farklı alanlarda çalışıyor.