COVID-19 sürecinde iyilik halimizi korumak için duygularımıza farkındalıkla yaklaşmaya çalışabiliriz.
Bir şey sürekli gözümüzün önündeyse artık ona bakmaz oluruz. Onu çok iyi bildiğimizi varsayarız ve yeniden inceleme ihtiyacı duymayız. Evlerimizdeyken de sık sık böyle hissederiz. Her gün gördüğümüz ve çok iyi tanıdığımız objelerle çevrili olduğumuzu düşünürüz. Dışarıdaki kadar hızlı, yeni ve değişken değildir yuvamız. İyi gelir öyle olması çünkü onun değişmezliği bize güven verir. Dışarıdan gelip sığınmak isteriz. Ancak şimdi pek çoğumuz hayatımızda geçirmediğimiz kadar uzun bir zamanı evde geçiyoruz. Bu da ister istemez içerisi ve dışarısıyla ilişkilenme şekillerimizi değiştiriyor.
Tüm bu zamanı nasıl geçirmemiz gerektiğiyle ilgili bilgi bombardımanına maruz kalıyoruz. Evimiz artık aynı zamanda da ofis, okul, spor salonu, 7/24 açık restoran, rekreasyon alanı, sanat merkezi… Yapılması önerilen o kadar çok şey var ki hepsine uysak sonunda ajandalarımız iki ay öncesi kadar yoğun olacak. Dışarıdaki hayatı tümden içeriye taşıyacağız. Peki bu dönemde yapmamız gerekenler değil de yapmak istediklerimiz neler? Bu sorunun cevabını sizden başkası veremeyecek. Sizin için en iyi olanı kendi istekleriniz size gösterecek. Ancak hızlı bir cevap vermeden önce gözümüzün önündeki şeylere yeniden bakmaya çalışabiliriz.
Sizin için en iyi olanı kendi istekleriniz size gösterecek.
Daha önce deneyimlemediğimiz birçok şeyi deneyimleyebiliyoruz şimdi. Sessizlik de bunlardan biri. Sokaklar sessiz, şehirler sessiz… Bugüne kadar o sessizliği hep bir şeylerle doldurmaya çalıştık. Sohbetin durması huzursuzluk yaratırdı, oyalanacak bir şey olmadan kimseyi bekleyemezdik, iki işi aynı anda yapmadan rahat edemezdik, bir manzaraya bile resim çekip paylaşmadan bakamazdık. Farkında olsak da olmasak da uyaranların içine attık kendimizi. Sessizlikten kaçtıkça kendimizden de kaçtık. Çünkü sessizlik iç sesimize ses verir, alan açar. Gerçek hislerimize ulaşmamızı sağlar. Evimizdeyiz, içimize en yakın yerdeyiz. Her gün birçok farklı duygu yaşıyoruz. Duygularımız hızla değişebiliyor. Kendimizle kurduğumuz bu bağları yeniden gözden geçirmek ve duygularımıza farkındalıkla yaklaşabilmek için haftanın ya da günlerin içinde küçük molalar yaratabiliriz. Koşturmalarımız arasında durmak, ana odaklanmak, derinleşmek içsel huzurumuzu artırır. Bu deneyimi yaşama fırsatı verirsek kendimize ve karşılaştığımız duyguları kabul edebilirsek, kim olduğumuz ve bu hayatta ne olmak istediğimizle ilgili düşüncelerimiz berraklaşır. Bu aynı zamanda kendimize daha çok değer verip daha iyi bakmamızı sağlar. Kendine değer veren ve iyi bakanlar başkalarına da aynı şekilde davranırlar.
Koşturmalarımız arasında durmak, ana odaklanmak, derinleşmek içsel huzurumuzu artırır.
Hayatlarımızın birbirimizin çabasına bağlı olduğunu hatırladığımız bugünlerde birbirimize uzanan yardım zincirleri yaratabilmek için her bir halkanın güçlenmesindeki rolümüzü hafife almayalım. Kolektif iyiliğimiz için paylaşmaya devam edelim.
Mayıs 2020, Psychologies Dergisi