Nerede olursanız olun, bir anlığına, aklınıza gelen ilk seçimi yapmadan, ilk tepkiyi vermeden, ilk adımı atmadan, tekrar bir düşünün.
Çoğunlukla kendi kararlarını kendisinin aldığını düşünen, kendisini olduğu gibi ifade edebildiğine inanan herkes özgür olduğunu da düşünebilir.
İlk adımlarımızla beraber yolumuz bu öngörüler, beklentiler ve yönlendirmelere göre şekillenir. Tüm bunlar adımlarımız büyüdükçe, yürüdüğümüz yollarda virajlara, kestirme yollara, çıkmaz sokaklara ya da engebelere dönüşür.
Anne karnında var olduğumuz andan itibaren başkaları tarafından bizim için öngörülen bir hayat başlar.
Anılarımızın bile olmadığı o ilk yaş dönemlerinde tüm algılarımız kayıttadır; böylece ilk öğrenmelerimiz başlamış olur. Gülmeyi, dokunmayı, sevmeyi, korkmayı, güven duymayı, kendi ayaklarımızın üstünde durmayı, saygı duymayı, mütevazı olmayı, sorumluluk almayı, umutlu olmayı, nezaketi, sorun çözmeyi öğreniriz; ve elbette her yeni deneyimden kaleydoskop gibi yeni şekiller yaratmayı…
Yani ailemiz, çevremiz, yaşadığımız topraklar ve tüm onların değerleri bizim de bir parçamız olur.
Temas ettiğimiz her şeyden, tüm karşılaşmalardan izler taşıyarak büyür, toplumsallaşır, birey olur ve olgunlaşırız.
Evet, ben özgürüm dediğinizde, üzerinizdeki hiçbir şeyi atmadan ama her birinin ağırlığını tartarak, özgürlüğünüzün, en çok savunduğunuz fikirlerinizin, kendinizle ve başkalarıyla ilgili görüşlerinizin, en sık tekrarlanan yakınmalarınızın, sizi mutlu edeceğini düşündüğünüz anların üzerinden tekrar geçin. Her gün yaptığınız seçimlerinize yeniden bakın. Çok yakından bakın. Çünkü “tercih etmemeyi tercih edemeyecek” kadar çok karar vermek zorunda kalıyoruz gün boyu. Bazılarının seçim olduğunu bile fark edemiyoruz. Kendimizi yormamak için de çoğunu otomatik yapıyoruz. Sıradan bir sabah tercihiniz, alarmı duyup kalkmak veya uyumaya devam etmekten itibaren başlıyor. Nasıl biri olmak istiyorsunuz o gün? Parfümünüzden kıyafetinize, çantanızdan saç şeklinize, seçtiğiniz her şey, kullandığınız her ürün bir mesaj taşıyor. Hem seçerek aldığınız hem de başkalarına verdiğiniz bir mesaj. Hem maruz kaldığınız hem de kendi ellerinizle yarattığınız bir mesaj. Alışverişte, işte, arkadaşlarınızın yanında, trafikte, maçta, sporda, tatilde… Nerede olursanız olun, bir anlığına, aklınıza gelen ilk seçimi yapmadan, ilk tepkiyi vermeden, ilk adımı atmadan, tekrar bir düşünün. Bazen herkesi mutlu ettiğini zannettiğiniz standart seçimler yerine kendinizin en içten haline ulaşmanızı sağlayacak ve sizi gerçekten tatmin edecek otantik deneyimler yaşamak, hayattan daha çok keyif almanızı sağlayabilir.
Kasım 2017, Psychologies Dergisi