Duygusal gereksinimlerimize zaman ayırmaya başladığımızda sevgi kapasitemiz de artar.

“Hiçbir şey hissedemiyorum, sanki içimde derin bir boşluk var” diyen birçok insanla karşılaşıyorum. Deneyimlenebilecek onca duygu varken hiçbiri yokmuş gibi hissetmemize neden olan bu boşluk hissi nereden geliyor? Kendi canlılığımızın farkında olabilmek için en temelinde bir şeyler hissetme ihtiyacımıza rağmen bu kendinden yalıtılmışlık nasıl oluşuyor? Duyguları görmesek de, görmek istemesek de orada olmaya devam etmezler mi?

Duygusal gereksinimlerimize zaman ayırmadığımızda, dış dünyanın ürettiği nesnel yanılsamalara yöneliriz. İnsan olarak diğerleriyle kuramadığımız duygusal bağı nesnelerle kurmaya çalışırız. Kırılganlıklarımızla, sevinçlerimizle, taşkınlıklarımızla, öfkemizle temas etmediğimizde duygusal olarak beslenemez hale geliriz.

Created with Sketch.

Duygusal gereksinimlerimize zaman ayırmadığımızda, dış dünyanın ürettiği nesnel yanılsamalara yöneliriz.

“ copyCreated with Sketch.

“Kalbinle mi hareket edersin, aklınla mı?” diye bir soru sorulduğunu hatırlıyorum eskiden. Aklı ve kalbi birbirinden kesin çizgilerle ayırırken, duyguların takip edilmemesi gereken tekinsiz şeyler olduğunu ve insanın başına türlü belalar açabileceğini ima ediyor gibiydi soruluş şekli. Duygularla ilişki kuruyor olmak, hem de kontrolü ona vermek mantıktan kopmak demekti. Bir de onları ifade biçimlerine yönelik standartlardan bahsediliyordu. Erkeklerin ağlamaması, çok gülmenin zararlı olması gibi… Duygusal olmak zayıflık gibi algılanıyordu. Oysa duygunun kaynağını anlamak ve kabul etmek bizi güçlendirir.

Created with Sketch.

Duygunun kaynağını anlamak ve kabul etmek bizi güçlendirir.

“ copyCreated with Sketch.

Onları ifade edebilmenin yüzlerce yolu olduğunu fark edebilmek için üzerlerinde çalışmaya gayret edebiliriz. Kendimize yönelteceğimiz şefkat ve başkalarının duygularına göstereceğimiz empati, iç dünyamızı zenginleştirerek sevgi kapasitemizi artırabilir.

Ocak 2019, Psychologies Dergisi

Don't miss out!
Haftalık yazılardan haberdar ol!

Güncel makale, etkinlik ve haberleri kaçırma.

Invalid email address

denizcakmakkaya

Saint-Benoit Fransız Lisesi mezunu olan Deniz Çakmakkaya, lisans derecelerini Yıldız Teknik Üniversitesi Fransızca Mütercim Tercümanlık ve Haliç Üniversitesi Psikoloji bölümlerinden aldı. Anadolu Üniversitesi’nde Marka İletişimi bölümünü tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde uygulamalı psikoloji yüksek lisansını bitirdi. Sanat terapisi, evlilik terapisi, cinsel terapi, şema terapi, bilişsel davranışçı terapi ve ekoterapi eğitimlerini tamamladı. U.C. Berkeley ve SciencePo üniversitelerinden proje yönetimi ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanlarında sertifikalar aldı. Yetişkin psikoterapisti ve Ekopsikoloji Türkiye’nin kurucu ortağı. 2012-2017 arasında Psikeart dergisinde eğitim ve proje koordinatörlüğü yaptı. 2017 itibarıyla Psychologies Türkiye Dergisi Kurucu Genel Yayın Yönetmeni. Avrupa Birliği (EU), Akdeniz Birliği (Ufm) ve Fransız Dışişleri Bakanlığı’nın ortak projesi olan WoMED çerçevesinde, 2019 yılında Türkiye’den “Geleceğin Kadını” seçildi ve 10 ülkede bu unvanı alan 63 genç ve başarılı kadından biri oldu. Avrupa Birliği ve Akdeniz Birliği projelerinde değişim aktörü olarak aktif rol alıyor. Derneklerle ve bireysel olarak toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilir gelecek projeleri, çocuk hakları gibi farklı alanlarda çalışıyor.