Kendimize ait zamanlar
Yeni şeyler keşfedebilmek için kendimize zaman ayırabilmeyi öğrenebiliriz.
Yeni şeyler keşfedebilmek için kendimize zaman ayırabilmeyi öğrenebiliriz.
Bir gün boyunca, “Nasılsın?” diye soranlara gerçek hislerimizi söylememiz mümkün olur mu?
Gelişim ve ilerlemenin ölçütü, olduğumuz yerden ne kadar uzağa gittiğimizle değil, varlığımıza ne kadar yakınlaştığımızla ilgili olmalı.
Duygusal gereksinimlerimize zaman ayırmaya başladığımızda sevgi kapasitemiz de artar.
Olduğumuz gibi görünmek dışında birçok farklı şekilde görünmek hoşumuza gidiyor. Sonra da kendi yarattığımız illüzyona kapılıveriyoruz.
Doğayla aramıza mesafe koyuyoruz oysa doğa biziz. Gözlerimizi içimize açtığımızda orada doğayı da göreceğiz.
Aile ilişkilerimiz dünyaya olan bağışıklığımızı belirler. İyi ilişkiler dayanıklılığımızı ve esnekliğimizi artırır.
Tek başımıza olduğumuzu düşündüğümüz hiçbir durumda yalnız değiliz. Her zaman bize yol gösterecek doğru bir ele ulaşmak mümkün.
Neden ömrümüz boyunca kendimizle baş başa kalabildiğimiz onca zamana rağmen kendimizi bu kadar az tanıyoruz?
Günlük hayatın gerçeklerine uyum sağlamaya çalışmak, her gün yeni bir macera demek. Ama kim olacağımızı hâlâ biz kontrol edebiliriz.
İş dünyası insana değer veren yaklaşımları benimsediğinde yaşam kalitemiz de artacak.
“Benim sorunum değil” diyebildiğimiz durumları insanlığımızın bir sorunu olarak görebilmemiz mümkün değil mi?