Günlük hayatın içindeki kahramanlar geleceğe dair umutlarımızı yeşertiyorlar.
Masallar ve kahramanlık hikâyeleri cesareti över. Birçok masalda kahramanı meçhul yola çıkaran, devlerle çarpıştıran, fasulye sırıklarına tırmandıran, tekinsiz ormanlardan geçmesini sağlayan, büyüleri bozan, zincirleri kıran, “Kral çıplak” dedirten cesaret; olgunluğa geçiştir, kendini değiştirmedir, yabancı olandan korkmamak, çoğunluğa uymamaktır.
Bunları okurken bile aklınızda tanıdık imgeler oluşmaya başladı. Hikâyeler her birimiz için farklı anlamlar taşır. Kahramanlarla özdeşleşir ve hikâyelerle bağlantı kurarız. Onlara, uykuya geçişimizi kolaylaştıran nostaljik parçalar olarak değil de bizi uyandırıp yeni kapılar açabilecek aracılar olarak da bakabiliriz. Hayal gücümüzü tetikleyen bu metinleri okumak/dinlemek, sezgisel olarak kendi ihtiyaçlarımıza doğru yönlendirir bizi. Kendimizi tanımamıza yardımcı olurlar.
Hikâyeler her birimiz için farklı anlamlar taşır. Kahramanlarla özdeşleşir ve hikâyelerle bağlantı kurarız.
Bazen bir öykü, genellikle “Başka bir hayat istiyorum ama bu şartlarda istediklerimi yapmam imkânsız” diye tarif ettiğimiz hayatlarımızı değiştirmek için hesaplanamayacak kadar çok çözüm üretme kapasitemiz olduğunu hatırlatır. Yaratıcılığımız aracılığıyla bir şekilde özümüzdeki değerli kaynaklara ulaşmamıza yardımcı olur. Eskiden göz ardı ettiğimiz şeyleri yaşamımızda açmayı öğreniriz.
Olanaksız olduğunu sandığınız şeylerden birinin gerçekleşmesi, beraberinde birçok olanaksız şeyin de gerçekleşmesine vesile olur.
Kendimizle ve diğerleriyle buluştuğumuz bu yerde, ortak bir hayat sürmenin yollarını arıyoruz hepimiz. Bir arada yaşamımızı sağlayan sosyal ortaklık, kontrol mekanizması olarak otoriteyi kullanıyor. Ve onun dayattığı normlar bazen ağırlık yapabiliyor. Bazı dönemlerde, bazı yerlerde, bazı şartlarda daha da çok hissedebiliyoruz bu ağırlığı. Sıkışmış hissediyorsak, olmak istediğimiz kişiye varma umudumuz körelebiliyor ya da daha iyi bir geleceğe dair pozitif beklentilerimizi yitirebiliyoruz.
Tarihin akışı içinde bu sosyal ortalık hangi mekanizmalarla şekillenirse şekillensin, özünde insan dostluğunu barındırıyor. Ve çevremiz, olanaksız olduğunu sandığımız şeyleri gerçekleştirmek için cesur çabalarda bulunan insanlarla dolu.
Görünmezliğe zorlanan, sıkıştırılan, dışlanan, özgürce var olma olanaklarını kullanamayan tüm canlılar için korkusuzca karanlık ormanlara dalan, ejderhalarla dövüşen, gölgelere ışık tutan, gücünü iksirlerden değil yaşadığı hayatın sorumluluğunu alarak gösteren bir sürü kahraman var.
Kimse değişimin birdenbire olmasını bekleyemez. Ancak her birimizin değişme yeteneği var.
Her alanda özgürleşmek için cesaretimizi besleyecek kaynakları ve umudu, günlük hayatımızda karşılaştığımız kahramanlık öykülerinde de bulabiliriz.
Kasım 2019, Psychologies Dergisi