Hayallerinize giden yolda yapılması gerekenleri düşünmeden önce, arzu ettiğiniz her şeye sahip olmaya değer olduğunuza ikna olun.
Geçtiğimiz günlerde karşılaştığım bir kız çocuğu, yapmak istediği şeyler için annesinin ona izin vermemesinden yakınıyordu. Şeker yemek istiyordu ama bir gün önce yediği için tekrar yiyemiyordu. Sevdiği filmi izlemek istiyordu ama ertesi gün okul olduğu için erken yatması gerekiyordu. Dışarı çıkıp oyun oynamak istiyordu ama hem hava soğuktu hem de ödevlerini daha bitirmemişti…
Çocukluğun en zor yanı, yapmak istemediklerini hemen yapmak zorunda olman, yapmak istediklerinin önünde de devamlı bariyerler olması herhalde.
Hayatımın izin alarak ve kurallarla yaşayarak geçen o döneminin geride kaldığına sevindim. Sonra birden o dönemin gerçekten geride kalıp kalmadığına dair tereddüt ettim.
Çocuklukta ebeveynlerimizden aldığımız onayı yetişkinlikte kendimizden alıyoruz. Çocukken içimizde hissettiğimiz o güçlü potansiyeli kullanmak için sınırsız bir alanımız oluyor. Ancak bu alanı açmak söz konusu olunca, kendimize bir başkasının bize davrandığından daha otoriter, daha tutarsız davranabiliyoruz.
Belirli bir mesafe alıp örüntüleri objektif bir şekilde görmeye çalışmak algılarımızı hızla değiştirecektir.
Hayallerimizi bitirilmesi gereken ödevlerden, yemeklerden, sınavlardan, kurslardan sonrasına erteleyerek nereye ulaşabiliriz?
İhtiyacımız olan esas şey, kendi isteklerimize giden yolda neler yapılması gerektiğini düşünmeden önce, arzu ettiğimiz her şeye sahip olmaya değer olduğumuza ikna olmamız.
Her birimiz mutlu olmaya değeriz; mutlu olmamıza izin vermeliyiz.
Neyi daha farklı yapabiliriz? Kendimizi tatlı sipariş vermekten, bikini giymekten, yeni insanlarla tanışmaktan, terfi istemekten, fikirlerimizi paylaşmaktan, ilişki kurmaktan alıkoymaya başladığımız noktalarda, kendi kendimize neden izin vermediğimizi sorgulayabiliriz. Gündelik hayatın da ötesinde, neden geleceğimizi şekillendiren hayallerimizle ilgili kendimize bariyerler, sert kurallar, sınırlar çektiğimizi sorgulayabiliriz. Çünkü ancak kuralların tartışılabilir olduğu noktada kişisel gücümüzü keşfedebileceğiz.
Çocuklar nefes aldıkları yerdeki havayı içselleştirirler. Özgürlükçü ve özgürleştirici bir ortamda sevgi, sıcaklık, hoşgörü, iyi ve tutarlı davranışlarla yetişen çocuklar daha fazla inisiyatif alma ve mutluluklarının peşinden gitme konusunda içsel kaynaklarına inanırlar. Daha iyi bir yaşam için bu bilinçle bir arada yaşayan insanlara ihtiyacımız var. Kendinin değerli olduğuna inanan herkes, içinde yaşamaktan haz alacağı bir dünya yaratmak için seferber olacaktır.
Çocuklar nefes aldıkları yerdeki havayı içselleştirirler.
Siz de gücünüze inanın ve hayallerinizi gerçekleştirmek için kendi kendinize bir izin kâğıdı yazın.
Mart 2020, Psychologies Dergisi