Neden ömrümüz boyunca kendimizle baş başa kalabildiğimiz onca zamana rağmen kendimizi bu kadar az tanıyoruz?
Yaz ayları yeni bir titreşim yaratıyor zihnimizde. Kendi dünyamıza kapanma eğiliminde olduğumuz ayların ardından yeni açılımlar yapmak için içimizde küçük kıpırtılar başlıyor. Olduğumuz yerden kalkıp gitmek, duyularımızı hareketlendirmek, kozamızdan çıkmış gibi yeni insanlarla tanışmak, bedenimizi ve ruhumuzu parıldatmak için bizi motive eden aylar bunlar.
Bu hareketli dönem duruş noktamıza farklı bir açıdan bakmamızı da sağlayabilir. Aynı doğada olduğu gibi içimizde de yeşeren bu yenilenme enerjisini algılarımızı tazelemek için kullanabiliriz. Tanıdık fikirler güneş ışığı altında farklı görünmeye başlayabilir. Çoğu zaman günlük hayatımızda istediğimiz gibi çözüme kavuşturamadığımız durumlar bir süre uzaklaştıktan sonra berraklaşabilir. Uzun zamandır cevabını aradığımız bir soruyu yeni bir etkileşime girdiğimizde çözebiliriz. Havada uçuşan fikirlerimiz bir anda yaratıcı bir sonuca dönüşebilir.
Tabii kendimizi kendimizden saklamak yerine kalben, zihnen ve bedenen açılabiliyorsak…
Bütünüyle açılmadığımızda her zamanki kendimizi taşırız gittiğimiz yere…
Sizce neden ömrümüz boyunca kendimizle baş başa kalabildiğimiz onca zamana rağmen kendimizi bu kadar az tanıyoruz? Her birimiz dünya görüşümüzü tanık olduğumuz hayat üzerinden inşa ediyoruz. Küçük yaşta bilinçsizce ailemizden ve çevremizden etkilenip onların özelliklerini benimsiyoruz. Bildiğimiz hayatı yaşamak kolaylaşıyor. İçimize bakmaktan ne kadar kaçınırsak dışarıya daha çok bakar oluyoruz. Başkalarında sevdiğimiz ve kızdığımız ne varsa bizim yansımamız olduğunu unutarak mücadele ediyoruz. Kendi dünyamızda uyum içerisinde olmadığımızda sürekli dışarıyla savaşma ihtiyacı hissediyoruz. Oysa savaşmaya değer olan en önemli şey hayallerimiz. Ancak bütünüyle kendimize yakından baktığımızda her birimizin kendine özgü olduğunu hatırlarız. Kendimizle ilgili algılayışımız değiştikçe, tutumlarımız ve ilişkilerimiz de değişir.
Kendimizi yeni fikirlere açtıkça, otomatikleştirdiğimiz algılarımız kırılır ve özgürleşiriz.
Temmuz 2018, Psychologies Dergisi