Varlığımızı mücadele etmemiz, dönüştürmemiz gereken bir yabancı olarak görmek yerine, ona özgü olanları benimsemeyi öğrenebiliriz.
Yeni yılın ilk günleri yeni kararlar almamız gerektiğini düşündüğümüz dönemlerdir. “Bu yıl zayıflayacağım”, “Sigarayı bırakacağım”, “Para biriktireceğim”, “Hobilerime daha çok zaman ayıracağım”, “Spora başlayacağım” gibi cümleler kurarız. Bu aynı zamanda kendimizi sıklıkla başkalarıyla kıyasladığımız bir dönem. Kendimizden yüz çevirdiğimizde hedeflerimizi bir diğerinin standartlarına göre belirlemeye başlarız. Geçtiğimiz sene yapmak isteyip de yapamadığımız şeyleri düşünerek kendimize yargılayıcı davranabiliriz. Böyle hissettiğimizde sahip olmak istediklerimiz gerçek ihtiyaçlarımız değildir çoğu zaman. Seçimlerimiz bizi kendimize yakınlaştırmak yerine uzaklaştırır. Yeni bir sayfa açıyor olmanın verdiği ferahlık gizliden gizliye yerini kendinden şüphe eden bir baskıya bırakır. Oysa yeni yılda almamız gereken en temel karar, her ne olursa olsun kendimiz gibi olmamıza izin verebilmek. İsteklerimizden ve yapabileceklerimizden pes etmek, daha iyi olmaktan vazgeçmek, geri çekilmek değil bu. Kendimize dönmek, iç dünyamızı tanımak ve orada karşılaştıklarımızı inkâr etmemek için bir adım atmak. Kendimizi güçlü ve zayıf yönlerimizle, zafer ve yenilgilerimizle, karanlık ve aydınlık yüzlerimizle sevebilmek ve her birini kabul edebilmek. Varlığımızı mücadele etmemiz, dönüştürmemiz gereken bir yabancı olarak görmek yerine, ona özgü olanları benimsemek. Kendimizle kurduğumuz bağı güçlendirip özgünlüğümüzü yaşamak.
Ancak kendimizdekileri kabul ettikçe bir diğerini de tüm halleriyle görmeyi öğreniyoruz.
İç dünyamıza bakışımız evrene bakışımızdır. Kendimiz için sarf ettiğimiz cümleler değiştikçe diğerleri için seçtiğimiz dil de değişiyor. Kendi algılarımıza, görüşlerimize saygı gösterdiğimiz ölçüde bir diğerini de anlamaya başlıyoruz. Anlamı kendimizde bulduğumuz ölçüde ilişkilerimizde de buluyoruz. Varlığımızla bütünleştikçe yeryüzünde yaşayan diğer tüm canlıların da varlıklarına sevgi gösterebiliyoruz. Kimsenin kendinden başkası olamadığı bir dünya, üzerinde en çok emek harcamaya değecek şey.
Zırhlarımızı kıran toplar, tüfekler değil içtenlikle birbirimize dokunmak.
Ocak 2018, Psychologies Dergisi