Hayatımızın her alanında yaratıcılığımızı takdir edebiliriz.
İki taşın birbirine sürtülmesiyle başladı her şey. İlk kıvılcım çakıldı. Taşların üzerine çizilen resimlerle anlatıldı insanlığın ilk hikâyeleri. Bir adam taşlara baktı ve onları üst üste koyarak kendine yuva yaptı, sonra yuvası piramitlere, anıtlara, saraylara dönüştü. Bir şair taşa baktı ve “Bir taş alacaksınız, yontmaya başlayacaksınız” diye yazdı. Bir heykeltıraş o taşı yonttu ve içinden “Davut”u çıkardı. Küçük çocuk avuçlarında tuttuğu taşları toprak üzerinde ilerleterek denizde giden tekneleri hayal etti. Bir mimar denizlerin içinden giden yollar çizdi.
Aşılmaz bir duvar, geçilmez bir sınır, taşınmaz bir yük olabilirdi o taşlar… Ama onlar için olmadı. Daha önce var olmayan bir şeyi yarattılar.
Çağımızın en yaratıcı insanları kimler diye düşünüyorduk. Stephen Hawking, Joanne Rowling, Beyoncé, Steve Jobs, Murakami, Jeff Koons, Maria Abramović… Bence oldukça çeşitlenebilecek ve uzayabilecek bir liste. Değişim yaratma ve özgünleşme alanında bireysel görünürlüğün bu derece arttığı bir dönem daha olmadı. Yine de söz konusu yaratıcılık olunca aklımıza hep çok büyük isimler geliyor. Çocuğuna yemek yedirmek için çatalını uçak gibi kullanıp en zor yenen yiyecekleri eğlenceli bir deneyime dönüştüren babayı görmezden geliyoruz; ya da gün içerisinde onlarca farklı aktiviteyi art arda yapan kadınların sihirbazlıklarını normalleştiriyoruz. Her birimiz günlük hayatımıza kattığımız renkleri sıradan buluyoruz. Oysa değiller! Takdir etmiyoruz kendimizi.
Çok sık karşılaştığım bir diğer sahne de çocuklarımızın yaratıcılıklarına karşı gösterdiğimiz korkular. Saç fırçasıyla şarkı söyleyen çocuklara yaşına bakmaksızın hemen “Önce iyi bir mesleğin olsun, sonra istediğini yaparsın” mesajını veriyoruz. Oysa işten anladığı tek şey o anda kum havuzunda koşturmak.
Yaratıcılık kendini ortaya koymaktır.
Gerektiğinde patronun önüne çıkıp saç fırçasıyla sunum yapmaktır ve “Böyle olmaz” diyenlere rağmen devam etme cesaretini gösterebilmektir. Başarısızlıklara, dışlanmaya rağmen çocuksu oyunculuklarından aldığın ilhamı, gücü ömür boyu sürdürebilmektir.
Her birimiz kendimizi aşmak istiyoruz.
Kendimizi tanımak, potansiyelimizi açığa çıkarmak istiyoruz. Gelişmemiz için yaratıcılığın önündeki engellerin kalkması gerekiyor. Küçük yaştan itibaren kendimizi ortaya koyma cesaretimizin elimizden alınmaması ya da o cesaretin beslenmesi gerekiyor.
Çocukların yaratıcılığını geliştirmek çok önemli, hayatımızın her alanında yaratıcılığımıza sahip çıkmamız da bir o kadar önemli.
Temmuz 2018, Psychologies Dergisi