Geçen gün kütüphanede uzun zamandır elimin değmediği kitapları gözden geçirirken, her birimizin çok iyi bildiği bir tekerlemeyle karşılaştım. “Az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim. Altı ay bir güz gittim… Bir de arkama dönüp baktım ki bir arpa boyu yol gitmişim.”

Aslında ezbere bildiğimiz şeyleri tekrar sorgulama ihtiyacı hissetmeyiz, ama o gün yeni bir gözle bakınca, bana çok tanıdık gelen bir duyguyla eşleşti bu cümle. Ben de durmadan ileri gittiğimi ama yürüdüğüm kadar ilerleyemediğimi hissediyordum. İster ilişkiler, ister iş hayatı, ister kişisel gelişim çalışmalarımız olsun, hayatımızın herhangi bir alanında verdiğimiz emeğin karşılığını alamadığımızı düşünmeye başladığımızda aynı duyguları hissederiz: Hayal kırıklığı, başarısızlık, kaygı, umutsuzluk…

Neden yola çıkmıştım? Kimdim ben şimdi? Yola çıktığım kişi miyim? Neleri feda ettim, nelerden vazgeçtim? Yol bana ne kadar nüfuz etti? Kendimi yola ne kadar katabildim? Peki, şimdi ne yapacağım? Duracak mıyım?

Hayır, yine de yola çıkarız. Sevinçler, zaferler, paylaşımlar ve güzel manzaralarla birlikte tüm bu hayal kırıklıklarını, üzüntüleri, yenilgileri de yaşayacağımızı bilerek yola çıkmayı göze alırız. Koşarız, kayboluruz, anlarız, dinleniriz, düşeriz, dizlerimizdeki yaralara bakarız, öğreniriz, yeniden yola koyuluruz. Burada ve şimdi anın keyfini çıkardığımız gibi, burada ve şimdi acı da çekebiliriz. Çünkü varmak istediğimiz yer bize bir anlam duygusu verir. Ve insan yavrusu doğduğu andan itibaren, değerli olan şeye çabalayarak ulaşacağını bilir.

Günümüzde her şeyin hızla erişime açık olması, hızla tüketilmesi bizi de yanılgıya sürüklüyor. Aynı anda farklı ekranlarda üst üste açtığımız pencereleri yönetirken, hayatımızda da göz ucuyla baktığımız derinleşmeyen katmanlar yaratıyoruz. Her şey bize gelsin, parmaklarımızın ucunda olsun… Aldanıyoruz. Bu çağda da hâlâ değerli olan her şey emek gerektiriyor. Sahici ve sağlam ilişkilerle bağ kurmak, güvenli bir yere ait olmak, varlığımızı değerli kılan bir anlam yaratmak ve hikâyemizi paylaşmak… Elde etmek istediklerimize, oturduğumuz geniş koltuklardan kalkmadıkça, daha uzakta ve daha derinde ne var diye sormadıkça ulaşamayacağız.

Her bireyin kendi kendini yeşertme, kendini gerçekleştirme sorumluluğu var. Hem kendimize hem de bir arada yaşadığımız bu gezegene karşı sorumluyuz. Yolun bir yerinde yürüdüğümüz kadar ilerleyemediğimizi düşünsek de, çabaladığımız için yorulsak da varmak istediğimiz yere ulaşmaktan umudumuzu kesmeyeceğiz. Attığımız her cesur adım umutsuzluğu yenecek. Haydi yürüyelim!   

Haziran 2019, Psychologies Dergisi

Don't miss out!
Haftalık yazılardan haberdar ol!

Güncel makale, etkinlik ve haberleri kaçırma.

Invalid email address

denizcakmakkaya

Saint-Benoit Fransız Lisesi mezunu olan Deniz Çakmakkaya, lisans derecelerini Yıldız Teknik Üniversitesi Fransızca Mütercim Tercümanlık ve Haliç Üniversitesi Psikoloji bölümlerinden aldı. Anadolu Üniversitesi’nde Marka İletişimi bölümünü tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde uygulamalı psikoloji yüksek lisansını bitirdi. Sanat terapisi, evlilik terapisi, cinsel terapi, şema terapi, bilişsel davranışçı terapi ve ekoterapi eğitimlerini tamamladı. U.C. Berkeley ve SciencePo üniversitelerinden proje yönetimi ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanlarında sertifikalar aldı. Yetişkin psikoterapisti ve Ekopsikoloji Türkiye’nin kurucu ortağı. 2012-2017 arasında Psikeart dergisinde eğitim ve proje koordinatörlüğü yaptı. 2017 itibarıyla Psychologies Türkiye Dergisi Kurucu Genel Yayın Yönetmeni. Avrupa Birliği (EU), Akdeniz Birliği (Ufm) ve Fransız Dışişleri Bakanlığı’nın ortak projesi olan WoMED çerçevesinde, 2019 yılında Türkiye’den “Geleceğin Kadını” seçildi ve 10 ülkede bu unvanı alan 63 genç ve başarılı kadından biri oldu. Avrupa Birliği ve Akdeniz Birliği projelerinde değişim aktörü olarak aktif rol alıyor. Derneklerle ve bireysel olarak toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilir gelecek projeleri, çocuk hakları gibi farklı alanlarda çalışıyor.