“Doğa Dedektifi” iş başında!
Çocuklar doğada büyük bir merak ve içgüdüyle hareket ederler. Doğa onlar için hem bir oyun hem de öğrenme alanıdır. Ancak…
Çocuklar doğada büyük bir merak ve içgüdüyle hareket ederler. Doğa onlar için hem bir oyun hem de öğrenme alanıdır. Ancak…
Ekopsikoloji çatısı altında gerçekleştirilen ekoterapi, terapist eşliğinde gerçekleşen terapötik çalışmaların ekolojik bir perspektiften yapılması anlamına geliyor. Bir yandan da kültürün…
Nerede olursak olalım, sevdiğimiz birine mektup yazdığımızda onunla bağ kurduğumuzu hissederiz. Aynı şekilde yeryüzüne de bir aşk mektubu ya da…
Geçtiğimiz gece, doğada duyduğumuz sesleri taklit eden bir uygulamayla uyumayı denedim. Yağmuru, rüzgârı, rüzgârda birbirine çarpan bambuları, kuş cıvıltılarını, cırcırböceklerini,…
Bir gün boyunca, “Nasılsın?” diye soranlara gerçek hislerimizi söylememiz mümkün olur mu?
Gelişim ve ilerlemenin ölçütü, olduğumuz yerden ne kadar uzağa gittiğimizle değil, varlığımıza ne kadar yakınlaştığımızla ilgili olmalı.
Duygusal gereksinimlerimize zaman ayırmaya başladığımızda sevgi kapasitemiz de artar.
Olduğumuz gibi görünmek dışında birçok farklı şekilde görünmek hoşumuza gidiyor. Sonra da kendi yarattığımız illüzyona kapılıveriyoruz.
Doğayla aramıza mesafe koyuyoruz oysa doğa biziz. Gözlerimizi içimize açtığımızda orada doğayı da göreceğiz.
Aile ilişkilerimiz dünyaya olan bağışıklığımızı belirler. İyi ilişkiler dayanıklılığımızı ve esnekliğimizi artırır.
Tek başımıza olduğumuzu düşündüğümüz hiçbir durumda yalnız değiliz. Her zaman bize yol gösterecek doğru bir ele ulaşmak mümkün.
Neden ömrümüz boyunca kendimizle baş başa kalabildiğimiz onca zamana rağmen kendimizi bu kadar az tanıyoruz?